SHİNİCHİ SUZUKİ KİMDİR?




       SHİNİCHI SUZUKİ’NİN HAYATI



Shinichi Suzuki 1898’de Nagoya, Japonya’da doğdu. Shinichi’nin babasının bir keman fabrikası vardı. Fabrika evlerine çok yakın olduğundan, Shinichi Suzuki çocukluğunun çoğu zamanını orada geçirdi. Çoğu zaman atılmış kemanlarla oynadı. Suzuki, o dönemler kemanı bir oyuncak olarak görüyordu. Suzuki babasının isteği üzerine ticaret okuluna gitti, uzun yaz tatillerini de fabrikada çalışarak geçirmeye başladı. Bu sürede keman yapımıyla ilgili her şeyi öğrendi. Okuldan mezun olmadan önce eve bir gramofon alındı. Suzuki’nin aldığı ilk plak Mischa Elman’ ın çaldığı Schubert’in Ave Maria’sıydı. Suzuki bu kayıttan çok etkilendi ve keman çalmayı öğrenmek istedi. Babası bu fikre karşı çıktı. O dönemde sanatçı olmak yaşam standartlarının altında görülüyordu. Eğer müzik istiyorsa kendisine çalması için birini tutmalıydı, bu yüzden çalmayı kendi kendine öğrendi. Geleneksel devlet okulu ve ticaret okulu eğitiminden sonra Suzuki, 1921 yılında Berlin’de Prof. Karl Klinger’in öğrencisi oldu. Orada kaldığı sekiz yıl boyunca daha sonradan akıl hocası olan Dr. Albert Einstein ile arkadaşlık kurdu. Einstein çok ünlü bir bilim adamı olmasının yanı sıra aynı zamanda iyi bir kemancıydı, çoğu zaman evinde çeşitli alanlarda ün salmış arkadaşlarıyla oda müziği geceleri düzenlerdi. Bu insanların hepsi kendi alanlarında önemli insanlardı, ortak noktaları aynı zamanda iyi birer müzisyen olmaları ve bu müzik aşkını paylaşmalarıydı. Einstein, Suzuki’ye müzik eğitiminin, bir kişinin herhangi bir alandaki öğrenme kabiliyetini nasıl keskinleştirdiğini öğretti. Einstein, izafiyet teorisini bulduğunda sadece on altı yaşındaydı ve şu sözleri söylemişti; Devinimin optiğini önsezimle buldum. Bu önsezinin temelini oluşturan itici güç müziktir. Ailem, altı yaşımdan itibaren keman öğrenmemi sağladı. Benim keşfim, müziksel algının bir sonucudur. Suzuki’nin gelecek yıllarda, küçük çocuklar için olan Yetenek Eğitimini gerçekleştirmesini sağlayan itici gücün ardındaki inanç ve temel teori bu sayede oluştu.




Berlin’de bulunduğu yıllarda Suzuki bir yetişkin olarak Almancayı öğrenmede zorlanırken, Alman çocuklarının birbiriyle olan sohbetlerinde hiç zorlanmamalarına hayret etmişti. Çocuklar her yerde anadillerini akıcı ve hatasız konuşuyordu. Bu Suzuki’nin metod çalışmalarının temeli olmuştur. Böylece çocukların keman çalmak gibi diğer zor becerileri başarmak için, anadillerini hangi yöntemlerle öğrendiklerini araştırmaya başladı.

 



Suzuki 1929 yılında karısı Waltraud ile Japonya’ya geri döndü. Üç kardeşiyle birlikte, Suzuki yaylı çalgılar kuartetini kurdu ve ülke genelinde konserler vermeye başladı. Aynı zamanda, Tokyo Emperyal Konservatuvarı’nda öğretmeye ve bir kaç genç öğrencisiyle birlikte çocukların eğitimi için yeni fikirler geliştirmeye başladı. Zamanla Suzuki’nin geleneksel azarlama ve zorlama yöntemiyle değil, sevgiyle ve güzel müziği dinlemeyle öğreten metodu hakkında konuşmalar yayıldı ve sınıfındaki öğrenci sayısı arttı.

İkinci Dünya Savaşı’nın ilerlemesiyle Suzuki’nin çalışmaları yarıda kaldı ve Suzuki Tokyo’yu terk etmek zorunda kaldı. İkinci Dünya Savaşı, tüm dünya için olduğu gibi Suzuki ve ailesi için de bir felaketti fakat Suzuki’nin dünya çocuklarını daha iyi eğiterek böyle bir felaketin tekrar yaşanmasını önleyebilecek fikirlerinin gelişmesi için de tetikleyici bir unsur oldu. Suzuki savaşın korkunç sonuçlarını gören ve bu yüzden acı çeken masum çocuklara karşı müthiş bir merhamet duyuyordu. Bu yüzden gördüğü bütün çocuklara, kazanç için değil, geleceğe dair umut vermek için çaldı.

Savaşın ardından 1945 yılında Suzuki Matsumoto’ya taşındı. Orada, yeni açılan müzik okulunda öğretmen olmak için anlaştı. Çocuklarla paylaştığı küçük bir keman ile çalışarak eğitim araştırmalarını hızlandırdı. Çocukların anadil öğrenme yollarını örnek alarak bunları keman için uygulayarak bir repertuvar oluşturdu ve 1946’da bu yöntemi ‘’Yetenek Eğitimi’’ olarak adlandırdı.

Suzuki’nin düşüncelerinde ki ilk sırayı her zaman çocuklar aldı. Onlarla çalışmaya başlamadan önce sınıf kapısının önünde bir kaç dakika durup, “onlarla daha iyi iletişim kurmak için, bir çocuk gibi düşünmek zorundayım” diye düşünürdü. Suzuki, sürekli olarak, çocukların yeteneklerini geliştirmek için araştırma yapardı.




           Öğrencileri geliştikçe, Suzuki’nin çalışmaları Japonya genelinde yayılmaya başladı. Öğretmenler, Suzuki’nin yöntemini öğrenmek için Matsumoto’ ya geldi ve ülke genelinde ki şehirlerde Yetenek Eğitim dallarını oluşturdu. Suzuki, özel yaz okullarından yararlanmaya ve 1950 yılının başlarında mezuniyet konserleri vermeye başladı,  ilk yıllık konserini 1955 yılının Mart ayında gerçekleştirdi. Konserlere,  Japonya’nın her yerinden 1500’den fazla iyi eğitimli öğrencisi katıldı.  Amerika’nın yaylı çalgılar öğretmenlerinde ilgi uyandıran 1958 yılında Amerika’da gösterilen bu konserin filmi olmuştur.

          Suzuki 1994 yılında Nobel ödülüne aday gösterilmiştir. Ödülü alamamıştır ama onun yaşamı ve çalışmalarından çok şey öğrenmiş olan binlerce insandan daimi minnettarlık kazanmıştır. Shinichi Suzuki 1998’de Matsumoto’ da ki evinde öldü. Suzuki bütün insanların müthiş yetenekleri olduğuna ve bu yetenekleri sevgi ile beslemenin önemine inandı ve insanlığa bu düşüncelerini miras bıraktı.



Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar